Moda Duvarlarındaki Çizgiler – Emre Karaoğlu aka MRE
Bu yazı belki de bir yazı dizisinin ilk bölümü olacak. Moda duvarlarına yıllardır içini dökenlerden Emre Karaoğlu /MRE ile başlıyoruz. Kendine has çizgisi, tipleri ve renkli dünyası ile onu tanıyalım.
Emre Karaoğlu Kimdir?
Emre Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü Mezunu. Uzun süre heykel sanatı ile ilgilendi. Mermer, bronz gibi malzemelerle çalıştı. Bu malzemelerin ona göre olmadığını düşünen Emre, bir süre sonra heykel üretmeye küstü. Ardından dekor ve set üretimi işleriyle uğraştı, ne yapmak isteyip istemediğini iyice gördü. Emre Karaoğlu yaklaşık 3 yıldır kendisine bir stil oturtarak, sokakta aktif olma isteği ile birleştirdi. Sokak sanatı kuraldışı, ne yaparsan yap kimsenin müdahale edebileceği bir alan olmaması da cazip kılıyor. Böyle olunca kimse de sipariş vermiş gibi şurasını böyle yap diyemiyor. Sanatçı daha özgür üretebiliyor.
Emre Karaoğlu üç yıla yakın zamandır yokuş çıkmak gibi tanımladığı bir süreçte, hala da yokuşu atlattığını düşünmüyor. Arkasından çekilirsem geri yuvarlanır diyen Emre, fena da olmadığını, iyi ittiğini düşünüyor. İtmeye de devam edecek.
İçini duvarlara dökme tutkusu ne zaman nereden çıktı?
Sokağa ilgisi lisans döneminden beri olan Emre, son kararı ile tamamen sokağa dönük üretim yapınca biraz kendisine kızmış da. O yılarda daha çok zemin vardı ve vakit ayırmalıydım diyor. Öte yandan da şu an kendisini sanatsal anlamda daha donanımlı olarak attığını düşünüyor. Lisans döneminden beri küçük stickerlarla çalışan Emre Karaoğlu, pasteup tabir edilen şekilde Yeldeğirmeni bölgesinde bu işlerini uygulamış. Hatta bir çok bar tuvaletinde eserlerinin olduğunu gülerek anlatıyor, arkamdan çok anmışlardır beni diyor.
Emre’den üniversite yıllarında Heykel bölümünde aldığı derslerin kamusal alanlara yönlendiren içeriklere sahip olduğunu öğreniyoruz. Bu da ona kamusal alan için işler yapmayı sevdirmiş. Öte yandan bu işlerini heykele çevirmeyi de düşünüyor müjdesini verelim. Ama şu an sokakta görüp göremeyeceğimiz belirsiz. Sokak için çok maliyetli olabileceğini konuştuk.
Eserlerin kalıcılığı hakkında
Heykel kalıcı bir ürün, duvarlardaki eserler ertesi gün bile bozulabilir, bununla ilgili ne düşündüğünü soruyoruz. “Sokağa bir ürün yapıyorsan bu riski göze alıyorsun, kapının önüne ayakkabıyı bırakmak gibi, çalınabilir” cevabı alıyoruz. Emre Karaoğlu daha önce heykel disiplininde üretilmiş reklam çalışmaları da yapmış sokak için, o zaman da benzer soruların geldiğini söylüyor. Cevap da basit, çalmak isteyen, zarar vermek isteyen her türlü yapar zaten, sokaktan araçlar çalınıyor. Bu sanat eserini sergilediğiniz ortamın kabul etmemiz gereken bir durumu, yerçekimi kadar normal. Bir duvara uyguladığınız şey ertesi gün üzeri kapanabileceği gibi uzun yıllar da durabilir. Tabii buraya kadarki söylem duvar sahibinden izinsiz üretilen işler için, deyim yerindeyse illegal işler için. Bazen de talep ile yapılmakta, o zaman da talep eden kişi değiştirmek isteyene kadar bu eserler duvarda kalmaya devam ediyorlar.
Örneğin Moda Caddesinde SellFish adlı restoranın önündeki arkadın tavanına yapılan ahtapot ve kepenk üzerine yapılan çalışmalar. Yarattığı tiplemelerin ilk profesyonel uygulaması olarak da bu eserleri sayabiliriz.
Emre Karaoğlu için izleyicilerle iletişim nasıl?
Genel olarak dışa dönük, konuşkan bir yapısı olan Emre Karaoğlu izleyicileriyle iyi bir iletişime sahip. Youtube yeni şekillenirken Oyungezer isimli dergide video editörlüğü yapan Emre, o dönemlerde takipçilerle iletişime alışmış. Ancak son dönemde de takipçileri ile instagram ve gerçek hayatta diyalogu sürüyor.
Yapmış olmaktan en gurur duyduğun işin hangisi? diye sorduk. Emre tüm işlerinin arkasında durduğunu, hiç birini ayırt etmediğini söyledi. Zaten arkasında duramayacağı bir iş yapmıyor. Bazen çeşitli şekilde yanında ekipman yeterli değilken yaptığı işler olabiliyor, ya da sınırlı zamanda yapması gereken şeyler oluyor. Bir eksik kalırsa huzursuz oluyor. Kimseyi rahatsız edecek ölçüde olmasa da kendisini rahat hissetmiyor. Böyle durumlarda Emre’yi ertesi gün elinde markerlarla aynı yerde görebilirsiniz.
Sohbetin geri kalanına soru-cevap şeklinde devam edelim:
M.C. Bir gün hayalini kurduğun, yapmak istediğin bir iş var mı?
E.K. Aslında yine üç boyutlu iş üretmek istiyorum. Ciddi ebatlarda üretmek istiyorum. İşler planladığım gibi ilerlerse, iyi bir finansör ile büyük bir heykel yapmak istiyorum.
M.C. Ne kadar büyük olmasını düşünüyorsun?
E.K. Artık üretimde boyut eskisi gibi sorun olmuyor. Olabildiğince büyük yapmak istiyorum. Ay’dan görünen bir canavar yapsam güzel olmaz mı?
M.C. Bir websiten var mı?
E.K. Web sitem yok, açmam gerektiğini söylüyorlar ama şimdilik instagram üzerinden yapıyorum paylaşımlarımı.
M.C. Ürünlerini satıyor musun? bir çok platform var, bunları kullanıyor musun?
E.K. Kullanıyorum, shopier üzerinden sticker ve çizimlerimden ürettiğim tişörtleri satıyorum ve talep var. Başlarda kendim için çeşitli müzik gruplarının ya da çizgi karakterlerin tişörtlerini bastırıyordum. Çünkü bunları Türkiye’de bulmak mümkün değildi. Sonra kendi çizdiklerimi bastırabilirim diye düşündüm. Satın almak isteyenler oldu.
Emre Karaoğlu ve Moda deyince
M.C. Moda’da yaşamaya ne zaman başladın.
E.K. Okulum Acıbadem’deydi, o sıralar 8-9 yıl Yeldeğirmeninde oturdum. Sonrasında Bomonti’ye geçtim. Çocukluğum da Taksimde geçmişti. Yeldeğirmeni’nde otururken Moda’ya çok geliyordum. 3 yıldır artık Moda’lıyım, burada olmaktan mutluyum. Buradan sonra belki Avrupa olabilir.
M.C. Kendini ve işlerini dünya çapında nerede görüyorsun?
E.K. Biribirimizi takip ettiğimiz, aynı tarzda işler yaptığımız, çalışma mekaniklerimizin aynı olduğu kişiler var. Onlarla değerlendirince nerede olduğumu görebiliyorum. Orta sıralarda olduğumu düşünüyorum. Bir süre önce dünyanın bir çok yerini gezdim ve sağa sola stickerlarımdan yapıştırdım. Şimdi aynı şekilde gezebilmek çok zor, o zaman bu işlerle uğraşmış olsam ve tag atabilmiş olsam iyi olurdu diye düşünüyorum. Almanya’da bir networküm var, ortak birşeyler yapma planlarımız var.
M.C. Moda duvarlarına çizen diğer sanatçılarla iletişimin var mı? bir araya geliyor musunuz?
E.K. Evet çoğunu tanıyorum. Pandemi öncesinde bir araya gelme, karşılaşma durumu oluyordu. Ancak şimdi dijital olarak haberleşiyor ve ortak üretimler yapabiliyoruz. Pandemi’de versus world diye bir çalışma yaptım. Ben bireyler çizdim, takip ettiğim sevdiğim arkadaşlarıma yolladım, onlar da karşısına kendi karakterlerini çizerek paylaştılar. Street Fighter tadında arcade video oyunu görselleri gibi çalışmalar yaptık. İnstagramda paylaşıyoruz.
M.C. Bir zamanlar Ayvalıtaş Meydanına çıkan sokakta Sokak grafiği üreticileri birliği gibi bir oluşum vardı, bir dükkandı, hatırlar mısın?
E.K. Ben zamanında kağıda işler yapıyordum, tipografiyle de ilgim yoktu, o yüzden uzak kalmış olabilirim.
M.C. Sohbet esnasında hatırladım, belki tanıdıklarından bilen vardır, rica etsek bir sorabilir misin?
E.K. Vardır tabii ki, olur sorarım.
Şeklinde sonlandırdık sohbeti. Sizlerden de bu oluşum hakkında bilgisi olup paylaşmak isteyen olursa lütfen iletişim sayfamızdan bizimle temasa geçiniz.