Dr Plastic Surgery ya da Dr Plastikhane Bölüm 2

Dr Plastic Surgery Yeldeğirmeni’nde bir etkinlik gerçekleştirmiş, bu etkinlikten geçen ay bahsetmiştik. Etkinlik süresince gerçek kimliklerine bir türlü ulaşamadık. Sonrasındaki bir gün buluşup röportaj yapmaya karar verdik. İşte şimdi onu okuyacaksınız.

Dr Plastic Surgery üyelerini tanıyalım

Gülsen Şenol, Ankara doğumlu bir mimar. Kadir Has Üniversitesinde tasarım üzerine Yüksek Lisans yapıyor. Gülsen mimarlık pratiğini inşa eden, yapı eden olarak uygulamaya meyilli olmamış. Daha çok mimarlığın düşünsel boyutu, sanatla ilişkisi ve ihtimal yaratma çerçevesi üzerinde düşünüyor. Şu anda yaptığı yüksek lisans’ta da bu alanda çalışmalar yürütüyor. Genel olarak mekanın olası performansı, mekanın hafıza ilişkisi ve beden ilişkisini araştırıyor. Ayrıca şehrin çok katmanlı yapısını da bunlar üzerinden anlamaya çalışmak da ilgisi dahilinde. Gelecek planlarında ise önceliği yüksek lisansı bitirmek. Daha sonrasında da mekanın performatif imkanı üzerinde çalışmaya devam etmek istiyor. Instagram hesabı : gulsensenoll

Kadir Çıtak, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Grafik Tasarımı disiplininden mezun. Şimdi çalışmalarına kendi atölyesinden devam ediyor. Resim çalışmaları devam ediyor, farklı malzemeler üzerinde çalışmayı seviyor. Bu aralar kendini keşfetmeye de vakit ayırıyor. Gelecek hakkında düşünmek onu kaygılandırıyor. Bu yüzden gelecek hakkında düşünmemeyi tercih ediyor. Ancak çalışmalarını yaparken hep gelecekle ilgili çalıştığını da farketmiş. Robotlar ve uzay bu aralar araştırıp, okuyup beslendiği temalar. Instagram hesabı: kadircitak

Cahit Aboşoğlu, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü mezunu. Kadir ile okuldan arkadaşlar. Bir yıl önce mezun olmuş. Sonrasında hem grafik tasarımla uğraşıyor hem de kişisel çalışmalarını yürütüyor. Zamanını hep yeni şeyler arayarak geçiriyor, kendisini bir “Arayıcı” olarak tanımlıyor. Fotograf çekmek ve resim yapmak tutkuları. Instagram hesabı: badgiebad

Vincent, Munich Almanya’dan gelip ekibe katılmış. Bisikletle seyahat ederken İstanbul’a da uğramış. Geçtiğimiz yaz arkadaşlarıyla bir sanat kampı programına katılmış. Vincent ve arkadaşları burada karşılıklı bilgilerini paylaşarak geliştirmişler. Sonucunda Almanya’da farklı alanlarda farklı projeler üreten bir grup olmuşlar. Bunlardan sonra Vincent, yola çıkmaya ve yolda üretmeye karar vermiş. Önce İtalya, ardından Arnavutluk’a geçmiş. Orada bir ay kalıp küçük bir video projesi hazırlamış. Kuzey Makedonya’ya geçerek, Üsküp’te bir dans tiyatrosu yapmış. Ardından da Bulgaristan ve İstanbul’a ulaşmış. Vincent yola çıkmadan önce ekiple tanışmıyormuş. Cahit’in bir arkadaşı onlara Vincent’tan bahsedip tanışmak isteyip istemediklerini sormuş. Tabii ki hemen kabul etmişler.

Gelişmeler

Vincent İstanbul’da Yağmur ile tanışmış. Yağmur onu Cheesecake dükkanına götürmüş ve sahipleri Afşin ve Rabia ile tanıştırmış. Afşin ve Rabia küçük bir mutfakta doğa ve insan dostu cheesecake’ler yapıyor. İşletmenin planı burada bir de herbarium yapmak. Herbarium korunmuş/muhafaza edilmiş bitkilerin koleksiyonu demek. Vincent onlara burada küçük projeler yapıp yapamayacağını sorunca onlardan da pozitif yanıt alınmış.

Mevcut dükkanın karşısındaki bu boş dükkan onlara aitmiş ve Vincent buraya bir masa atarak proje ofisinin temelini atmış. Ekiple bir araya gelerek neler yapabileceklerini burada konuşmuşlar. Sokaklara poster asma fikri de burada oluşmuş. Burası Dr Plastic Surgery ofisi olmuş.

Cahit Vincent ile ilk buluştuğunda Vincent’ın elinde bir Cheesecake kutusu varmış. Bu kutunun içinde bir Türkiye minyatürü bulunuyormuş. Küçük sebze parçalarından Vincent’ın ürettiği bir çalışmaymış. Vincent “Çalışmanın Türkiye olduğunu söyleyemem ama bu Cahit’in algısı” diye söze giriyor. Cahit devam ediyor konuya: “tüm bu sebzeler bir plastik streç filmle sarılmıştı”. Sonra Vincent bu kutuyu hediye olarak onlara vermiş.

Ardından birlikte sokaklarda dolaşan ekip yol kenarlarında bir çok çöpün olduğunu gözlemlemiş. Bunları video ile de kayda almışlar. Büyük bir kamyonun bu çöp dağını almaya geldiğini de gözlemlemişler ve o zaman çöp işçilerinin iki gündür grevde olduğunu öğrenmişler. Dr Plastic Surgery bu iki günce mahallenin kocaman bir çöplüğe döndüğünü anlayınca bunun üzerine çalışmaya karar vermiş. Ekip çöpleri inceleyince, büyük bölümünün plastik atık olduğunu görmüş. Bunun yanısıra kompost çöpler de plastik ile kaynaşmış durumdaymış.

Vincent daha önce Afşin ve Rabia ile kompostlar üzerine de konuşmuş. Bu malzemelerin bahçe toprağı yapımında kullanılabilecek doğal malzemeler olduğunu biliyormuş. Neyse, kamyonu takip etmişler, mahallede gezen dev bir canavar gibiymiş.

Dr Plastic Surgery konusu nasıl oluştu?

Vincent ve Kadir stüdyoda buluşup bir günde 35 tane farklı poster yapmışlar. Bu posterler benim de onları tanımama yarayan, yolda duvarlara yapıştırdıkları posterler aynı zamanda. Kadir bunun bir rekor olduğunu söylüyor. Bir grafik tasarımcı olarak poster için tasarım sürecinin genelde iki ila beş gün sürdüğünü biliyor. Hatta bazen bir ayı bulan tasarımlar var. Bir başka gün stüdyodaki çalışmaya Cahit de katılınca çok daha fazla sayıda poster üretilmiş. Posterleri asarken de bir performans sergilemek istemişler. Posterler üretilirken ve asılırken ne şekilde devam edecekleri planlanmamış bile. O yüzden de üzerlerinde yazı olmadığını ancak şimdi anlayabiliyorum. Yolda kararları alınan bir deneyim olmuş. Biz röportajı yaptığımızda da toplanan once plastik atığın ne yapılacağını bilmiyorlardı. Ancak sonrasında birşey yaptılar, onu da yazının sonunda göreceksiniz.

Dr Plastic Surgery ekibi

Her şey ardışık olarak çok hızlı gelişti. Yaşayan bir organizma gibi bütün deneyimi gerçekleştirmişler. Gülsen anlatıyor; “Bana bir sıvı hazırlamam söylendiğinde ne işe yarayacağını bilmiyordum, ancak verilen tarifi uyguladım”. Bu sıvı organik malzemelerden hazırlanan, posterleri asarken kullandıkları yapıştırıcı. Yapıştırıcı hazır olduğunda Vincent ve ekip turuncu yeleklerle gelmiş. Bu yelekler onlara poster asma işinde bir özgürlük getirmiş. Çünkü kendi kimlikleri ile, Gülsen olarak, Vincent olarak bir sokağa poster asmaları sorgulanabilirken, turuncu yelekler, baretler ve merdivenle hem kendilerini daha rahat hissetmişler, hem de halk yaptıkları işi doğal görmüş, üzerine dikkat de çekmişler.

Etkinlik başlıyor

Yolda plastik atıklar bulmuşlar, bir pet şişe kapağı, kahve karton bardakları için yapılmış tıkaç vs. Bunları kayıt sistemine almışlar, nerede, ne konumda bulduklarını yazmışlar. Bu parçalar onların hastaları olmuş. Bir hastalıkları, tedavi edilebilecek yanları olup olmadığını sorgulamışlar. Sonra toplumda bir çok şeyin takas (el değiştirme) ile yapıldığından yola çıkarak, etkileşim için bunu da kullanmak istemişler. Katılacaklardan üç tane poşet getirmesini isteme fikri de buradan çıkmış. Dünyadaki plastik poşetlerin %90’ının çöplüğe gittiğini, geri dönüşüme gitmediğini bildiklerinden poşet toplamayı seçmişler. Topladıkları plastik poşetlerden de yeni bir şey yaratmak istiyorlar. Bu kadar çok katılım olacağını ve bu sayılarda poşet toplayacaklarını da başlangıçta öngörmemişler.

Plastik kötüdür, kullanmayın gibi bir klişe söylemden kaçınmışlar. Bir sahne hazırlamışlar, plastiğe önem verdiklerini göstermişler. Bunun nedeni gelen halkın da etkileşime girmesini kolaylaştırmak. Onlara nasihat vermekten çok eğlendirmek de etkileşimin kalıcı olmasını sağlamış. Mekanda bir ameliyathane hazırlamışlardı. Burada bazı plastik poşetlere beyin nakli yaptılar, doğuran plastik poşet oldu. Bu yöntemlerle hem eğlendirip hem de düşündürdüler katılımcıları. Posterlerde de birşey yazmıyor oluşu düşündürtmüştü. Aslında hepimizin bildiği bir sorun olmasına rağmen, hep gözardı ettiğimiz sorunlardan biridir poşetler ve pet şişeler konusu.

İlginç tepkiler de aldılar. Birisi kiliseden geldiklerini düşündüğünü belirtmiş. Tabii bunda kapıda asılı olan kızılhaç simgesinin etkisi de var, ama çoğu medikal sette de bu simge bulunuyor. Kendi hastalıkları için uğrayanlar oldu. Doktor kıyafetleri ile gördükleri için bu şekilde gelenlere durum anlatılmaya çalışıldı. Covid19 aşısı yapıldığını sanıp gelenler de oldu. Ama sonuca bakacak olursak insanlar ilginç şeylere şahitlik ettiler, bir kez daha plastik poşetlerle ilişkilerini sorguladılar.

Vincent buradan İzmir’e geçerek seyahatlerine ve üretimlerine devam edecek. Birlikte projeler yaptığı grup için time4pusteblume sitesine bakabilirsiniz.

Türkiye’de kalan grup da bundan sonra iletişimde olup birşeyler üretecek. Bu birlikte ilk projeleri oldu bundan sonra yeni kişilerin de eklenebileceği birşeyler yapabilme ihtimalleri var. Instagram sayfalarından takip edebilirsiniz.

Plastik poşetlere ne oldu?

Peki en sonunda topladıkları plastik poşetlere ne mi oldu? Öncelikle bu plastikler birlikte eritilip bir küp yapıldı. İsmi Meltem oldu, meltem adı hem türkçe bir isim hem de eritilmek (melt them : melt’em) kelimesinden uluslararası bir anlama sahip. Ayrıca poşetleri doğada denize savrulmasın diye denizden karaya doğru sürükleyen meltem rüzgarında da gönderme olmuş.

Dr Plastic Surgery ekibi

Ya Meltem isimli küp nerede şimdi? onu kendi instagram hesabından takip edebilirsiniz, önce Kadir’de kaldı, ardından Vincent evsahipliği yaptı, sonra Cahit ve şimdi de Gülsen’de. Tabii seyahati devam edecek ve ona evsahipliği yapanların giriş yapabileceği bir web sitesi üzerinden de hikayesi paylaşılıyor olacak. Bizler için instagram hesabını takip etmek daha kolay ve eğlenceli olacak.

About Author /

1 Comment

Comments are closed.

Start typing and press Enter to search