Nein

Nein, ya da Türkçesi ile “Hayır” isimli bu hacmi küçük ama potansiyeli büyük mekana birlikte bakalım. Moda Caddesi Neşe Sokaktaki bu işletme özetle giyim üzerine ürünler barındırıyor. Ama normal bir konfeksiyon mağazası değil. Dışarıdan öyle algılansa da vintage mağazası da değil. Gelin İşletme sahibi Bekir Bey’den dinleyelim hikayesini.

Bekir Ergin Nein markasının yaratıcısı, Konya’da doğmuş. Konya’da büyümüş, 1995 yılından beri karşıkültürün içinde. Konya’da Üniversiteye gidip teknisyenlik okumuş. Sonrasında şartlarını zorlayıp Almanya’ya gitmiş. Almancası olmamasına rağmen orada tutunup 5-6 yıl kadar kalmış. Geri dönüşüm, fuarcılık, pazar gibi sektörlerde çalışmış, Almanca öğrenmiş. Sonrasında Türkiye’yi özlediğini farketmiş. Gezi döneminde başkaldırı kültürünün geliştiğini görmüş.

Bekir Bey bu düşüncelerle Türkiye’ye gelmiş, burada kendisi gibi kişilerle tanışmak istemiş. Tabii o gelene kadar gezi süreci bitmiş. Türkiye’de Muğla’da iki sene kafa dinlemiş. O dönem çadırlarda, sahilde, otostopla gezerek yaşamış. Sonrasında İstanbul’a gelmiş.

Butik kültür Avrupa’ya özgü, küçük grupların bir araya geldiği bir yapı. Orada bira’da, müzik’te de gözlemlenebiliyor. Bekir bey’e cazip gelen yanı da bu. Konya’da yaşarken buradaki müzik gruplarını, fanzinleri takip ediyormuş.

Almanya’da görüp tanıştığı kültürlerle mesafe koymamış. Mesela skateshoplara takılıyormuş, müzikle de ilgileniyormuş. Bekir bey’in müzik sevgisi death metal vokalleri yaparak başlayıp, gitara evrilmiş.

Sonra hayat tarzını nasıl yansıtabileceğini düşünmüş. Sokak kültürü, oldschool kültürü yansıtmak için kıyafet alanını düşünmüş. Bekir Bey’e göre dış görünüş kendimizi ifade etme şekillerinin başta geleni. Kadıköy’e ilk geldiğinde Moda’yı bilmese de, Kadıköy’ün karşıkültür için doğru yer olduğunu görmüş. Yıllar öncesinde Akmar pasajının varlığı, büyük grupların burada olmaları onun düşüncesini perçinlemiş.

Nein Moda

Sonrasında Moda’da dükkan bakmaya başlamış. Nein adı çok daha önceden konulmuş ama. Almanya’da bütün protesto eylemlerinde “Nein, danke!” yani “Hayır, teşekkürler” istemiyoruz anlamında kullanılan bir slogan. Bu slogan 1968 kuşağından beri gelen bir slogan. Sakin, kibar ama bir o kadar da sert. Nein mağazasının temelinde de bu var. Topluma dayatılanların dışında, olmak istediği gibi olanlar için ürünler seçilerek sunuluyor. Bekir Bey’in yaşam tarzı da bu şekilde. “Bu senenin modası bu” gibi görüşlerin hepsini reddediyor Nein. Tabandan gelen red kültürü ile bu tür söylemlere hayır diyerek, kendi varlığını ortaya koyuyor.

Koleksiyondaki ürünler seçilirken ilk kriter “bize uyuyor mu?” sorusu. Kendi giymek istemeyeceği bir ürünü dükkanda bulundurmuyor. Her marka ve koleksiyonu ayrı olarak değerlendiriliyor. Mesela geçen sene bir koleksiyonu ile uygun olduğu düşünülen bir marka bu seneki koleksiyonu ile seçilmeyebiliyor. Her sene başka bir solukla ilerliyorlar. Nein için plan bunu tekrar avrupaya götürebilmek. Başlangıçta vintage ile başlayan dükkan, sonrasında belirli markalarla devam etmiş. Şimdi üçüncü evreye girdiklerini söylüyor Bekir Bey.

Koleksiyon bugün hard olarak adlandırılan yapıda. Eskiden değer görmüş akımların, bugün ile melezlenerek yeniden değer görmesinin sağlanması olarak tanımlanıyor. Bekir Bey, Chanel, Dior gibi markaların sokak modasından etkilendiğini söylüyor. Bu nedenle sokak kültürü için koleksiyon ürettiklerini belirtiyor. Bunun ticari ve kültürel vampirlik olduğunu belirtip, onlara da “nein, danke!” diyor.

Moda halkından da Nein müşterileri var. Ama asıl kitle başka illerden Nein için Moda’ya gelenler. Gelip toplu alışveriş yapıp, geceyi bir otelde geçirip dönenler de varmış. Nein müşterileri her geldiklerinde bir birbuçuk saat kalır, sohbet ederlermiş. Bu nedenle internet üzerinden satış yapmayı tercih etmediklerini öğreniyoruz. Yine de Shopier üzerinde bir kısım ürünlerine ulaşabilirsiniz. Nein bir instagram sayfasına sahip ancak bunu verimli kullanamadıklarını, ilgilenemediklerini söylüyorlar. Buna karşın takipçi sayısı organik ve 17K seviyesinde.

Nein ve Gelecek

En baştan beri hayalleri kendilerini yansıtacak çizgide ürün üretmek. Türkiye’nin dolarla olan ilişkisi bu planlarına biraz etki etmiş olsa da bundan vazgeçmiş değiller. Türkiye’de olmayanı Avrupa’dan buraya getirdiklerini, vintage ürünlerin bu şekilde raflara geldiğini söylüyorlar. Nein şimdi Türkiye’de olup Avrupa’da olmayanı oraya götürerek de orada faaliyete başlayabilir diye düşünüyorlar.