AREZU CAFE

Yazıya tüm kadınların 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü’nü kutlayarak başlamak istiyorum. Hatta Arezu Cafe de bugün tam bir yaşında, onun da birinci yaşını bu yazıyla kutlayalım. Moda Gürbüztürk Sokak 29/C de bulunan Arezu Cafe kapısını misafirlere 8 Mart 2020 tarihinde açtı. Bakalım bu yolculuk nerede, nasıl başlamış ve nereye doğru ilerliyor? Ama hemen öncesinde instagram ve yemeksepeti linklerini de buraya koyalım ki renkli kişiliklerini, zevklerini görüp, online sipariş de verebilin.

Arezu Karakaş Kimdir?

Arezu Hanım 1988 doğumlu, bir eş, bir anne bir kadın olarak tanımlıyor kendini. Basketbolcu ve Basketbol hakemliği yapıyor. Bunun yanısıra kimyager, İstanbul Üniversitesi Kimya bölümü mezunu. Kimyagerliği kısa bir süre, yaklaşık iki üç yıl yapmış. Sonrasında çalışma hayatına basketbol üzerinden devam etmiş. Ayrıca eşiyle birlikte halen işletmekte oldukları basketbol okulları var. Öte yandan bugün 3 yaşında olan bir kızları var. Aşağıdaki yazıda çoğunlukla Arezu hanım’ın hayatını bulacaksınız, Arezu Cafe de onun hayatı, deneyimleri ışığında oluşan bir işletme. Ve bu cafeyi diğerlerinden farklı kılan da ürünlerinden çok insani yanı, Arezu hanımın yaklaşımı.

Arezu Cafe neden açıldı?

Türkçede eş anlamlısı Arzu olan Arezu kelimesi isminden geliyor. Arezu hanımın babası İranlı, annesi Türk. Arezu ismi de Farsça bir isim. Anne ve babası Türkiye’de tanışıp evlenmişler ve İran’a yerleşmişler. Arezu hanım da orada doğmuş. Dönem dönem anneanne ziyareti için gelse de, Türkiye’de yaşamaya 18 yaşında başlamış. O dönem İran’daki değişim kadınlar için oldukça kötü bir yaşama neden olmuş. Sokaklarda kızlar tutuklanıyormuş, polisten kaçıyormuş. Tek eğlenceleri perşembe akşamları kızkıza kısa bir caddede yürümekmiş. Annesi de ben kızımı İran’da okutmak istemiyorum, İran’da büyümesini istemiyorum diyormuş. Bu nedenle tüm lise hayatı İstanbul’da Türkiye’de yaşamak ve burada bir hayat kurmak üzerine odaklanarak geçmiş.

Arezu hanım anneannesini de çok seviyordu, gelip onunla yaşamak ve ona destek olmak arzusu da vardı. Sonra burada bir üniversite kazandı, İstanbul Üniversitesi Kimya bölümü. Anneannesi de Eyüp tarafında oturduğundan, Beyazıt’ta bir bölüm kazandığını düşünüp sevindi. Ancak bölümünün Avcılar kampüsünde olduğunu öğrenmesi uzun sürmedi. Anneanne ile yaşamaya devam etti. Ama bir sene sonunda da anneannesi vefat edince yurtta kalmaya başlamış. Bu dönemde eşi Savaş Bey ile tanışmışlar. O da kimya mühendisi ve basketbolcu. Bu iniş ve çıkışların bir noktasında bir hastalık geçirip ameliyat oluyor. Uyandığında tüm hayat görüşü değişiyor, 19 yaşında bir insanın bir gecede ölebileceğini düşünüyor. Daha çok küçük olduğunu, yapmak istediği şeyler olduğunu düşünüyor. Sonra anesteziden çıkar çıkmaz yapmak istediklerini listeliyor. Bunlardan biri de bir cafe açmak.

Arezu Cafe iç mekan

Arezu hanım seyahat etmeyi de çok seviyor. Bu seyahatlerinde gittiği cafelerde beğendiği detayları fotograflıyor, aklının köşesine yazıyor. Burası çok güzelmiş benim cafem olursa ben de böyle yapacağım, bu sohbet çok güzelmiş, ben de böyle insanlara merhaba diyeceğim diye diye kafasında cafe konseptini oturtmuş.

Neden Moda?

Basketbol ile uğraşırken, Caferağa Spor Salonuna çok geliyor. Maçlardan sonra bir kahve içelim, bir tatlı yiyelim diye Moda’ya da uğruyorlar. Tabii o dönem bugünkü Cafeler yok. Moda Aile Çay Bahçesine gidiyorlar. Bütün takım ve hakemler toplanıp oraya giderlermiş. Listesinde olan üniversiteyi bitirmek, Savaş bey ile evlenmek gibi maddeleri tamamlamış. Kimyagerlik mesleğini yaparken mutsuz olduğunu farketmiş. Zaten bölüme girişi de pek hazırlanma, seçme, değerlendirme fırsatı bulamadan olmuş. O kazar pozitif birisi ki, bundan da mutluluk duyacağı bir sonuç çıkartabiliyor. Eşiyle fakültenin basketbol sahasında tanışmışlar. Eşi daha üniversite yıllarında basketbol okullarını kurmuş. Galatasaray’da basketbol oynarken, annesinin önce okul demesi üzerine takımı bırakmış. Hakemlik, antrenörlük derken, daha öğrencilik yıllarında bir basketbol okulu sahibi olmuş. Arezu hanım kimyagerliği bırakıp basketbol okulları işinde Savaş beye destek olmuş.

Derken çocuk sahibi olmuşlar. Kızları iki yaşına gelene kadar çalışmadan sadece çocukla ilgilenmiş. Sonrasında ben ne yapıyorum diye sorgulamış Arezu hanım, bu ömür böyle geçmez, biraz kendin ve hayallerine odaklan demiş.

Bir gün Savaş bey ile Moda’ya gelirler. O dönem Gaf isimli mekana çok gittikleri bir dönem. Hünkar sokaktan aşağı inerlerken, gözleri Yavuz Emlak‘ın vitrinine takılır. Kapıda şirin tipli (sonradan Mümtaz abi olduğunu öğrenir), takım elbiseli ve simit yiyen bir adam vardır. Mümtaz abi’nin pozitif sinyalleri onlara ulaşınca “abi buralarda var mı hiç dükkan” gibi bir soru soruvermişler. “Olmaz mı?” diye bir yanıt almışlar, hemen ardından da “simit yer misiniz?” sorusu gelmiş, birer parça simit almışlar. Yaklaşık 5 saniyelik bu sohbetin ardından onları bugün bulundukları dükkanı göstermeye götürmüş.

Gürbüztürk Sokak No:29

Akşam saati dükkanı görmeye gelmişler. Sokak sakin ve karanlık bir sokak. Dükkanın karşısı Nezih Huzur ve bakımevi. El feneri ile bakarlarken, anahtarı Arezu hanıma verip, aç bakalım kapıyı demiş. Arezu hanım ben elalemin dükkanını neden açayım diyemeden, “ben eminim senin olacak burası” cevabını alınca etkilenmiş. İçeri girince bir asma kat ile karşılaşmış. Hemen bunun üzerine hayaller kurmuş, orada neler yapacağı, aşağı sarkacak sarmaşıklar vs.

Tabii ani olan bu karar sonucu başlangıç bütçesini oluşturmak için ne yaparız derken KOSGEB’e başvurmuşlar. Malesef düşündükleri gibi değilmiş destek şartları. 1 yıllık çalışmayı görüp, başarılı olan işletmelere destek kredisi veriliyormuş. Sonra kendi imkanları ile ilerlemişler. Bütün bilgi birikimini, deneyimi harmanlayıp, tanıyıp güvendikleri tasarımcılarla kafa kafaya vermiş dekorasyonu tamamlamışlar. Anahtarı 14 Şubat’ta almışlar, Cafe’ye misafir kabulünü de 8 Mart’ta yapmışlar. İran’da kadın olmanın zorluğunu gören Arezu hanım için 8 Mart kadınlar günü önemliymiş, işletmenin açılışının 8 Mart olmasıyla bu tarihin önemi iyice artmış.

O tarihten sonra Cafe ikinci bir ev olmuş. Burayı birşeyler satıp gelir elde etmekten çok yaşama alanı olarak benimsemiş. Zaten çocuk sahibi olduktan sonra bir mekana gittiğinde zorlandığını söylüyor. Sonuçta işletmenin de kendince haklı olabileceğini, belirli bir gelir için sirkülasyona ihtiyacı olabileceğini kabul ediyor. Ancak Arezu hanımın cafe’sinde öncelik misafirin rahatı. Müşteri kelimesini sevmiyor, kendisi evsahibi, gelen kişiler de misafir onun için. Her misafir ile ayrı ayrı iletişimde olmak hoşuna gidiyor.

Bunların yanısıra kadın kadına destek için de çabalıyor. Nisan mayıs aylarında Facebook üzerinde Moda’lı kadınların tasarladıkları yaptıkları ürünleri tanıtıp sattıkları bir grupta bir mesaj yazmış. “Pandemi sürecinde biribirimize destek olabilmek için yaptığınız ürünleri alıp bana gelin. Hem tanışmış oluruz, hem de raflarımın yettiğince benim mekanımda da onları sergiler, size satışı konusunda imkan sağlarım” demiş. Talepler tahmininden çok olunca, yerlerinin küçük olması nedeniyle seçmek zorunda kalmış. Ürünlerin satışının da gayet iyi olduğunu öğrendik. En çok satılan ürünler Sıla Koralp bileklikleriymiş.

Arezu Cafe Menüsü

Arezu Cafe açıldığında herkesin sorusu “Yıldız ürünün ne?” olmuş. Düşünmüş Arezu hanım, bir yıldız ürünü yok, tüm sunduğu ürünler dışarıdan ama kendisinin en beğendiği, seçtiği ürünler. Başka cafelerde de bulunabilir mi, evet. Hatta kendi dükkanı olmasına rağmen, “Moda’da bunları öyle güzel yapan yerler var ki, gidip hala orada oturuyorum” diyor. Diğer işletmelerden tek farkı kendisi, cafe’ye yaklaşımı, samimiyeti.

İşletmenin dışarıda 3 tane minik masası var, bir cafe’yi döndürmek için oldukça düşük adet. Misafirleri bir şey alsın almasın, eğer meşgul olduklarını görürse rahatsız etmemek için yanlarına gitmiyor. Diledikleri kadar uzun kalmalarını, evinde hissetmelerini istiyor. Hatta çocuklarıyla gelenlerin rahatı için zaten küçücük olan mekanda bir de çocuk köşesi yapmış.

Arezu hanım kahve yapmayı ve bir cafe idare etmeyi yolda öğrenmiş. Komşu esnafla da aynı sektörde olsa tanışmış, yardımlaşmış, kaynaşmış. Sosyal medyaya da önem veriyor, misafirleri ile orada da güçlü bir etkileşim içinde. Sosyal medya hesabını da kendi idare ediyor. Bir kere fenomen sayfa ile çalışmayı denemiş ve açılış gününe davet etmiş. Ancak kendisine ait hissetmemiş, rahatsız olmuş, repost dahi edememiş.

Kahveler ve içecekler

İşletmeyi evi gibi gördüğü için çalışanlarını da aile bireyleri olarak görüyor. Onların da bunu hissedebilmeleri için her türlü desteği vermesi gerektiğini düşünüyor.

Kahvelerini Petra’dan alıyorlar. Arezu’yu açmadan önce de Petra’yı takdir ediyorlardı. Genç bir nesilin yönettiği, Alaturkadan çıkan ama farklı bir yaklaşımları olduğunu öğreniyoruz. Arezu hanım kahvesini kendisi kavurmak istememiş. Aldığı eğitimlerde kahve kavurmanın ne kadar ciddi ve önemli bir iş olduğunu görmüş. Sektörde bir çok kişinin kahve kavurduğunu iddia ettiğini, hatta eğitimini bile verdiğini ancak doğru yapamadığını düşünüyor. Bunun da müşterilerin gözünde bir güvensizlik yarattığına inanıyor. Arezu hanım bu güveni de Petra’da bulmuş. Orta kavurma, ne sert ne de yumuşak olmayan bir çekirdek seçmişler. Arezu cafe’de ister cold brew ister sıcak kahve için hepsi bu çekirdekten üretiliyor. Cold brew kahvelerin genelde sert olmasından rahatsız olan Arezu hanım, kendi yöntemleri ile rahat içimli Cold brew demlediklerini anlattı.

Alkol ruhsatları olmadığı için kokteyl yapamıyorlar ama onlar da alkolsüz mokteyller yapmışlar. Hepsi kendilerine özgü mokteylleri Arezu hanıma sorun, anlatsın deriz.

Tatlılar

Arezu Cheesecake’lerini Amerikalı bir çiftten alıyor. Bu çift de yaptıkları işi seviyor, parayı ikinci planda tutuyormuş. Arezu hanım buna da mutlu olmuş. Ancak çiftin elmalı pieları ve cheesecake’lerinin oldukça başarılı olduğunu gözlemlemiş.

Mozaik pasta Arezu hanımın gençlik döneminden beri çokca yaptığı bir pasta. Yurtta tüm katlara dağıtırmış hatta. Cafe’de kendi yaptığı tek tatlı da bu.

Cookielerini dışarıdan almışlar bir dönem. Ama eşi Savaş bey de mutfağa meraklıymış. Pandemide cookie yapmayı bir denemek istemiş ve oldukça başarılı sonuçlar almışlar. Hatta o kadar başarılı olmuş ki dışarıdan da sipariş teklifi almış. Ama Arezu hanım Moda’da bir başka işletmede eşinin cookilerinin satılmasını istememiş.

Arezu Cafe gelecek planları

Mekanın küçük olması nedeniyle yakınlarda bir de bakery yapmayı istiyor. Ancak pandemi sürecindeki belirsizlikler nedeni ile bu planlarını bekletiyorlar. Bakalım Arezu Bakery tanıtımını bu sene içinde yapabilecek miyiz?

About Author /

Start typing and press Enter to search